Söz konusu edilen ve kaynakların sınırlı olduğu dış dünya, insanların sahip oldukları bazı kaynaklar/değerler barındıran içkin dünyaların daha ziyade geri plana atıldığı bir dünya olarak da değerlendirilebilir. Bu anlamda, insanlığın farklı gezegenlerde yaşama çabasını öncelemek yerine, kendinde var olan başka dünyaları keşfetmeye olan ihtiyacının her geçen gün arttığı ve bu dünyalardan en önemlilerinden birisinin “insanın anlam dünyası” olduğu düşünülmektedir.
Hayat hızla ilerlerken, hayat şartları (deniz dalgası misali/metaforu) zorluk ve kolaylıkları insana (kıyı metaforu) doğru taşımakta, bazen insanın bedenine, bazen ruhuna bazen de her ikisine birden dönem dönem çarparak, dönem dönem de yavaşça bırakarak zamana renk katmaktadır. Hayat şartlarının insan hayatına katacağı rengin tonlamasını ise bizzat insanın kendi yapacaktır. Çünkü insanın en büyük destekçisi de en büyük engel koyucusu da, kendi içinde beslediği dinamikler anlamında, yine kendisidir. Zorluklar içinde gülen yüzün, en büyük imkânlar içinde hüznün açıklamasının bu sözle yapılabileceği düşünülmektedir. İnsan için “hayat” renginin tonunu güzel yapacak ve kendine destek sağlayacak en temel faktörlerden birinin mutluluk olduğu söylenebilir.